Kategoriler
Teknoloji

Amazon’daki kötü çalışma koşulları dünyayı ayağa kaldırdı

Amazon’un yaşanabilir düzeyin altında maaş ödemesi nedeniyle pek çok çalışanının devlet yardımlarına başvurmak zorunda kaldığı belirtiliyor. Konuya ilişkin hazırlanan bir yasa taslağı, Amazon’daki çalışma koşullarını bir kez daha gündeme getirdi.

Online perakende devi Amazon’da köleliği andıran çalışma koşullarıyla ilgili şikayetler yıllardır devam ediyor. Bayram günlerinde izin, vardiyada yeterli uzunlukta mola ve uygun ücret Amazon’da çalışma koşulları arasında yer almıyor. 

Şirketin ABD’deki merkezlerinde çalışanlarının bir bölümünün gıda yardımının da aralarında bulunduğu federal yardımlara başvurmak zorunda kalmalarının ortaya çıkmasının ardından senatör Bernie Sanders bir yasa önerisi hazırladı.

Online perakende devinin sahibi Jeff Bezos’un adına atıf yapan “BEZOS’u Durdur Yasası” taslağı, Amazon gibi büyük vergi mükelleflerinin çalışanlarının ücretsiz sağlık hizmeti, gıda kuponları gibi yardımlara ihtiyaç duymaları halinde, bu yardımların maliyetlerine ilgili şirketin de ortak olmasını öngörüyor.

Milyar dolarlık Amazon, bazı çalışanlarına saat başına yalnızca 11 dolar ödüyor. Bu miktar ABD koşullarında yaşanılabilir bir ücret olmaktan oldukça uzak.

Amazon ise bu iddiaları reddediyor.

AMAZON’UN SATIN ALDIĞI ŞİRKETTE KORKU HAKİM

Öte yandan Bezos’un satın aldığı marketler zinciri Whole Foods’un işçilerinin Amazon’daki korkunç çalışma şartlarından ötürü sendikalaşmaya başladıkları belirtiliyor. İşçilerin halihazırda zaten yeterli olmayan sosyal haklar ve maaş başlıklarında gerileme bekledikleri, işten atılma korkusu yaşadıkları ABD basınına yansıyan bilgiler arasında.

Sputnik’in haberine göre ABD’deki ve dünyanın dört bir yanındaki Amazon işçileri daha önce, Kara Cuma ve Amazon Prime Day gibi büyük satış günlerinde greve gittiler. Kötü çalışma koşullarını gösteren ve deneyimlerin paylaşıldığı YouTube videolarının sayısı da her geçen gün artıyor.

TUVALETE GİTMEK İÇİN YETERLİ VAKİT YOK

İngiltere’de yapılan gizli bir araştırma, Amazon tarafından konulan ve neredeyse imkansız zaman hedeflerini tutturabilmek için çalışanların tuvalete gitmek yerine çöp kutularına ve şişelere idrar yapmak zorunda kaldıklarını ortaya çıkardı. 

Araştırmanın yayımlanmasının farklı yerlerde ve değişik pozisyonlarda benzer durumun yaşandığı belirlendi. New York Post’a konuşan sürücüler, şirketin koyduğu zaman hedefleri ve bu hedefleri tutturamamaları halinde işten atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaları nedeniyle idrarlarını minibüslere yapıp daha sonra temizlemek zorunda kaldıklarını söylediler.

YARALANAN İŞÇİYE HASTANEDEN ÖNCE İŞİ BİTİRMESİNİ SÖYLEDİLER

Farklı ülkelerdeki Amazon depolarında bugüne kadar bazıları basına da yansıyan iş kaynaklı pek çok yaralanma vakası meydana geldi. 

İngiliz Mirror gazetesi muhabiri, kimliğini gizleyerek girdiği Amazon’da beş hafta geçirdikten sonra, yaralanmaların yanı sıra çalışanların iş yerinde çöktüklerini, panik atak, kas problemleri ve başka sağlık sorunları yaşadıklarını bildirdi.

Business Insider’a konuşan bir Amazon sürücüsü, elinin kapıya sıkışması nedeniyle tıbbi bakıma ihtiyaç duymasına karşın şirket yetkililerinin kendisine önce işi bitirmesi talimatı verdiklerini söyledi.

TATİLLER

Amazon çalışanları, özellikle bayram ve tatil sezonlarında fazla mesai yapmaya zorlanıyor. ABD’deki çalışanların önemli bir bölümü ülkedeki en önemli ve ailelerin bir araya geldiği ender bayramlardan biri olan Şükran Günü’nde izin kullanamıyor.

Kategoriler
Teknoloji

Teknolojiyi satmak başka yön vermek daha başka

WWDC (Worldwide Developers Conference), her yıl haziranda, Apple’ın organize ettiği ve kendi ekosistemi ile alakalı geliştiricileri, dünya basınını bir araya getirdiği teknoloji dünyası için çok önemli bir etkinlik. Benim yıl içerisinde en çok merak ettiğim etkinliklerden biri. Son birkaç yıldır orta karar geçen WWDC bu yıl tam anlamıyla rüzgar gibi esti. Tam 2 saat 35 dakika süren canlı yayın Apple’ın gövde gösterisine dönüştü. Sanmayın ki sadece etkinlik iki buçuk saat sürüyor. Geliştiriciler için bilgi alışverişi ve bir birleriyle tanışma anlamında da çok faydalı. Basın içinde çok faydalı bir buluşma ortamı oluyor.

Gelelim etkinliğin detaylarına;

Öncelikle gerçekten yenilikler ve yeni ürünler etkileyiciydi. Her zaman olduğu gibi etkileyici tasarımların yanında son kullanıcı için kolay kullanımlı ürünler ve yazılımlar geliyor. Profesyoneller için geliştirelin iMac Pro gerçekten çok etkileyici bir cihaz olmuş. Özellikle video, animasyon, efekt, ses, miksaj işleri ile ilgilenen profesyonellerin pek çok ihtiyacını çözecek özellikleri ile vazgeçilmezler arasında kolayca yerini alacak gibi görünüyor. Benim Twitter hesabımda ürün ile ilgili yaptığım paylaşım sonrasında epey mevzusu geçti. Konuyla alakalı olduğu için kısaca size de bahsedeyim. Her şeyden önce bir bilgisayar alacaksanız onu niçin aldığınızın cevabını net olarak vermelisiniz. Bu tip ürünlerin fiyatlarının yüksekliğinden şikayet ediliyor. Toplama bir PC ile daha yüksek performanslı bir makineyi daha ucuza toplayabileceğimi, bu kadar çok para vermenin çok anlamsız olduğunu yazıyor bazı takipçilerim. Bir kısmı da “Bir makineye o kadar para neden vereyim? Araba alırım daha iyi” diyor. Onlara verdiğim cevabı buradan da yazayım. Bu tip ürünler hobi amaçlı alınmıyor. Hava atmak için hiç alınmıyor. Gerçi onun için alanları da görüyoruz o başka. “Bu kadar para vererek aldığımız bu cihazların olayı ne peki?” diyenler çıkmıştır elbet. Ekmek teknesi, sermaye diye düşünebilirsiniz. Bu tip yatırımlar, üç-dört işte kendi parasını çıkartıp size sorunsuz hizmet ediyor. Evet, bir araba parası olabilir ama 6 ay sonra size bir araba da aldırabilir. Tabii ki işinizde iyi olmak şartıyla. Asıl maharet bu makinelerle güzel işler yaparak müşterilerinizi ve kendinizi memnun etmek. Toplama bir PC ile Apple arasında bizim için çok kritik bir nokta var. Üzerinde çalıştığımız projeler o kadar zor yapılan, büyük zamanlar harcanan işleri ki projenin orta yerinde cihazın kitlenmesi, yeniden açtığınızda yaptıklarınızın yok olması inanın bana parayla ölçülen bir şey değil. Üstelik zamanlama sıkışıksa müşterinize işi teslim edemezseniz o zaman daha büyük yıkım oluyor. Apple markasının şekil olarak özel müptelası değilim. Kalitesi ve stabilitesinin müptelasıyım. Bunun en büyük sebebi işletim sistemi ile donanım arasındaki kusursuz uyum. Başarının çıkış noktası bu. Toplama PC ile işletim sistemi uyuşmazsa her zaman başınız dişiniz ağrır. Bunlar hep denenerek edinilmiş tecrübeler. iMAc Pro Aralık ayında 4999 dolar fiyatıyla piyasaya çıkacak.

Oyun oynamak istiyorsanız konsolların dışında en iyi alternatifiniz tartışmasız PC. Apple o alanda iddialı bir marka değil. Değil-di! aslında!. Şimdilik PC oyun konusunda önde diyebiliriz.

Gelelim diğer yeniliklere Home Pod beni gerçekten etkiledi. Şunu şimdiden söylemeliyim bu ürün ne zaman Türkiye’de satışa çıkacak belli değil. Home Pod sıradan bir hoparlör gibi görünse de aslında sizin evdeki asistanınız olmaya aday. Siri’ye onun üzerinden de ulaşabiliyorsunuz. Yani evde sabah kahvaltınızı yaparken ‘Hey Siri’ bugün hava nasıl olacak diye sorduğunuzda size cevap veren, istediğiniz müziği çalan enteresan bir ev arkadaşı. Nesnelerin interneti (ioT) dediğimiz olay büyük bir hızla hayatımıza giriyor. Home Pod aynı zamanda evinizde kurulu (uyumlu) cihazlarla da haberleşerek iç ısı, nem, güvenlik sistemi vs. durumu hakkında da sizi bilgilendiriyor. Bu dediklerimi telefonunuzla da yapabiliyorsunuz. 349 dolar fiyatıyla Amerika öncelikli olarak piyasada olacak.

Yazılım anlamında da iOS 11’in tanıtıldığı etkinlik telefon, tablet kullanıcıları içinde pek çok yenilik sonbaharda karşımızda olacak. iMessage üzerinden mesajla para gönderebileceğiz. Fotoğraf işlemek için de çok büyük yenilikler gelmiş. Bir telefon/tablet ile sanki ajansa yaptırılmış kalitede işler çıkartabilirsiniz. Fotoğraf hepimizin vazgeçilmezi.

Artık onu işleyerek paylaşmak sadece profesyonellerin değil amatörlerinde büyük keyfi olacak gibi görünüyor.

ARKit yani arttırılmış gerçeklik konusunda sağlam bir atak geldi Apple cephesinden. Sony’nin bundan 3-4 yıl önce hayata geçirdiği fakat beklenen etkiyi alamadığı bu teknoloji Apple’ın önümüzdeki dönem odağında olacak gibi görünüyor. Sony burada doğru teşhisi koyup inadını sürdürmeliydi. Erken vazgeçti ya da başka bir değişle büyük bir olay gibi göstermediği için bu alanda ki öncülüğünü avantaja çeviremedi. Geliştiriciler için kullanıma açılan ARKit hayatımızın pek çok alanında karşımıza çıkacak. Yeni işletim sistemi iOS 11 sonbaharda ücretsiz olarak iPhone ve iPad’ler tarafından indirilebilecek.

Yeni işletim sistemi MacOS High Sierra, yeni iPad Pro’lar ile ilgili detayları yerimin sonuna geldiğim için yazamıyorum. Tüm bu detaylarla ilgileniyorsanız herkesi teknosafari.com adresine bekleriz. Detaylı anlatımlar, güncel teknoloji haberleri sizi bekliyor.

Kategoriler
Gösteriler & Topluluklar

Kore-Türkiye 60. yıl dostluk klasik müzik konseri

Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası işbirliğinde düzenlenen etkinlikte, Kore Ewha Üniversitesi Müzik Fakültesi Profesörü ve Gangnam Senfoni Orkestrası Şefi Kisun Sung’un yönetiminde Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Piyanist Yoonie Han ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ortak performansıyla ‘Dostluk Klasik Müzik Konseri’ verildi. Güney Kore ve Türkiye milli marşlarının okunmasıyla başlayan programda, Şef Eak-Tay Ahn’ın ‘Nongae’ isimli eseri Koreli şef eşliğinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ortak performansı ile sunuldu. Beraberinde Beraberinde Solbong Kim’in ‘Ripples’ı, Ulvi Cemal Erkin’in ‘Köçekçe’si, Jean Sibelius’un ‘Finlandiya’ ve S. Rachmaninoff’un ‘Paganini’nin Teması Üzerinde Rapsodi’ isimli eserleri salonda bulunan davetliler klasik müzik dinletilerini coşku ile dinlendi.

Konsere Kore Cumhuriyeti Büyükelçisi Yunsoo Cho, Kültür Müsteşarı Dongwoo Cho ve beraberindeki diplomatların yanı sıra Ankara’da bulunan birçok devletin büyükelçileri ve ilgili diplomatları, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı kurum yöneticileri ve davetliler katıldı. Konser öncesi DHA’ya açıklamalarda bulunan Kore Cumhuriyeti Büyükelçisi Yonsoo Cho, şunları söyledi:

“Kore-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 60. yıl dönümü münasebetiyle bir dizi etkinliklerde bulunuyoruz. Ankara’da Türk-Kore ortak kültürlerini yansıtan ‘Bohça’ sergimizle Türk sanatçıları ile Kore’li sanatçılarını bir araya getirerek sanatsal ve dostluk ilişkilerimizi geliştirdik. Bu gün ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası işbirliğinde Kore-Türkiye Dostluk Klasik Müzik Konseri ve takiben verilecek resepsiyonla Türk-Kore ilişkilerinin gelişerek devam ettiğini görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye’de 1961 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda 1 yıl şef olarak görevde bulunmuş, Kore Cumhuriyeti’nin Milli Marşı ‘Aegukga’nın bestecisi Eak-Tay Ahn bu etkinlikle anılmıştır. Kore-Türkiye arasında 60 yıldır ilişkiler gelişmelerle devam ediyor. Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, yeni seçilen Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in’ni telefonla arayarak Türkiye ve Kore arasında hem ekonomik alanda hem de siyasi alanda ilişkilerin güçlenmesi konusunda görüşme yaptılar. Bu yaklaşımlar her iki devlet içinde olumlu bir adım olabilir. Kore’nin gelişmesinin arkasında işadamlarının emekleri sayesinde olmuştur. Ben de Türkiye’li işadamlarına şu çağrıda bulunuyorum. Kore’ye ziyaretlerde bulunun. Kore’ye bizzat gidin görün. Kore’nin nasıl geliştiğini, ne kadar geliştiğini, teknoloji gelişiminin ne kadar önemli olduğunu Kore’ye gidin bizzat kendiniz görün. Türkiye’de bu gelişmeleri uygulayın. Bu nedenle Türk işadamlarını Kore’ye davet ediyorum” dedi. (DHA)

Kategoriler
Teknoloji

Yandex Navigasyon boşalan park yerini göstermeye başladı

Yandex Navigasyon, bu yıl içinde hizmete sunduğu “akıllı park çözümlerini” geliştirirken İstanbul’da boşalan park yerlerini de haritasında göstermeye başlıyor.

Yandex’ten yapılan açıklamaya göre Yandex Navigasyon, bu yıl içinde hizmete sunduğu “akıllı park çözümlerini” yeni teknolojilerle geliştirmeye devam ediyor. En güncel yol bilgisini ve trafik durumunu bildirmekle yetinmeyerek kullanıcılarına araçlarını park etme konusunda da yardımcı olan Yandex Navigasyon, park yerlerini gösterme ve akıllı park rotası çizen “Park Yeri Asistanı” özelliğinin ardından boşalan park yerleri bilgisini de kullanıcılarla gerçek zamanlı olarak paylaşmaya başladı.

Yandex Navigasyon dünyada bir “ilk” olan bu yeniliği, büyük veri işleme teknolojisiyle geliştirerek kullanıcılarının hizmetine sunuyor. Böylece artık park yeri arayan bir kullanıcı başka bir Yandex Navigasyon kullanıcısının boşalttığı yeri anlık olarak haritada görebilecek.

Kullanıcılar park yerinin kaç dakika önce boşaldığını öğrenebilecekleri gibi isterlerse bu noktaya rota oluşturup araçlarını park edebilecekler.

Geçtiğimiz günlerde otoparkların ücret bilgilerini göstermeye başlayan uygulama artık yol üstünde bulunan park yerlerinin fiyat bilgilerini de göstermeye başlayacak. Kullanıcılar yine P butonuna basarak park yerlerini görüntülerken aynı zamanda yol üstü park yerlerinin fiyat bilgilerini de görebilecek.

Böylece kullanıcılar, hedefe yaklaşırken “Yakında park yerleri var, rota oluşturulsun mu?” önerisi sonrasında önerilen rotayı izlerken de fiyat karşılaştırması yapabilecek.

yandex-navigasyon-bosalan-park-yerini-gostermeye-basladi-298801-1.
Onur Karahayıt

“Navigasyon alanında çıtayı yükseltiyoruz”

Yandex Harita Servisleri Müdürü Onur Karahayıt, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Park problemi trafikteki en büyük problemlerden biri. Sürücüler çoğu zaman uygun bir park yeri bulabilmek için dakikalarca dolaşmak ve varış noktalarından uzaklaşmak zorunda kalıyor. Yandex Navigasyon olarak bu probleminin çözümü için kollarımızı sıvadık ve 2017’nin başlangıcından bu yana art arda akıllı park çözümlerimizi devreye almaya başladık. Geldiğimiz aşamada boşalan park yerlerini gerçek zamanlı göstererek navigasyon sektöründe çıtayı yükseltiyoruz. Bu yeni özellik Yandex Navigasyon’un ‘sosyal navigasyon’ kurgusuna da katkı yapacak. Çünkü bu sayede navigasyon kullanıcıları birbirlerine fayda sağlayacaklar. Arabasını çalıştırarak park yerinden ayrılan bir Yandex Navigasyon kullanıcısı hiç farkına varmadan bir diğer kullanıcının park yeri arama derdine son vermiş olacak. Bu, büyük verinin yine kullanıcı yararına kullanılması açısından çok değerli ve teknoloji açısından da çığır açıcı bir gelişme.”

”24 saat içinde sadece yüzde 1 pil harcaması yapacak”

Kullanıcılarının hayatını kolaylaştırmak için çalışmalarına hız veren Yandex Navigasyon, “akıllı navigasyon çözümleri” vizyonu çerçevesinde 2017’nin sonlarında getirmeyi planladığı bu özelliği yılın ortasında devreye alma çevikliğini gösterdi. Akıllı mobil cihazlarda hem Android hem iOS platformlarında geçerli olacak özellik, boşalan park yerlerini analiz ederken pil dostu olmasıyla da dikkat çekiyor. Bu özellikten yararlanan Yandex Navigasyon kullanıcılarının akıllı telefonlarında 24 saat içinde sadece yüzde 1 pil harcaması gerçekleşecek. (DHA)

Kategoriler
Teknoloji

Şarj sorunu IBM’in yeni buluşu sayesinde kökünden çözülecek

Samsung ve GlobalFoundries ile iki sene önce 7nm çip üretmeyi başaran bilişim devi gelecek hafta Japonya’da 5nm çipleri duyuracak.

Tüketici teknolojilerine ne zaman yansıyacağı muamma olmakla beraber telefonların batarya dayanıklılıkları artacağı ve boyutlarının küçülmesi de kesin

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan IBM, çığır açabilecek yeni bir teknolojik ilerleme haberi verdi.

İki sene önce ilk kez 7 nanometrelik (nm) çip üretmeyi başaran firma, 5 nm çiplerin üretmini kolaylaştıracak ilerlemeler kaydettiğini belirtti.

IBM, iki sene önce olduğu gibi yine yarı iletkenlerde uzmanlaşmış Samsung ve GlobalFoundries ile işbirliği içinde çalıştı.

Her ne kadar, henüz 7 nm çipler dahi seri üretim ürünlerde kullanılmaya başlanmasa ve en erken 2018 başlarında karşımıza çıkacak olsa da, bu gelişme hayatımızı doğrudan etkileyecek.

Mobil pazarın yeni çip teknolojisinden en olumlu etkilenecek sektör olması bekleniyor zira 7nm çiplerde 20 milyar transistör bulunurken, 5nm boyutuna inen çiplerde bu sayı 30 milyara çıkıyor.

AKILLI TELEFONLAR GÜÇLENECEK

Düşük güç tüketimine yol açan teknolojiyle birlikte, bu sayede telefonlardaki bataryalar küçülmekle kalmayacak daha dayanıklı olacak.

Tek şarj ile eskisine nazaran 2-3 kat uzun süre kullanım olağanı sunulacak. Benzer batarya teknolojisini kullanan her cihaz için bu geçerli.

Mobil dünyasının yanı sıra verinin yoğun olarak kullanıldığı internet bazlı uygulamalar, bilişsel programlama, yapay zeka ürünlerinin de IBM’in çalışmalarından olumlu etkilenmesi muhtemel.

DETAYLARI JAPONYA’DA AÇIKLANACAK

Çipteki teknolojik gelişme çekirdekteki yeniliğe dayanıyor. Eski teknolojideki FinFET olarak bilinen ve elektrik devresini taşımak için silikon bazlı yalıtkanın üzerine kat çıkma mantığıyla oluşturulan tasarım bundan böyle tarih olacak.

Yerine milyonlarcasının yığın halinde kullanılarak ana transistör yapısının oluşturulduğu, nanokatmanlı bir dizayn kullanıldığı belirtiliyor. Böylelikle performansı en üst düzeye çıkarmak için devrelerde ince ayarlar yapılabiliyor.

Her ne kadar FinFET tasarımlar da 5nm boyutuna indirgenebilse de mimarinin içerisindeki uzantıların mesafesini düşürmek nanokatmanlı teknolojiye göre daha verimsiz.

IBM, bulduğu yeni teknolojinin detaylarını bu hafta Japonya’nın Kyoto şehrinde yapılması beklenen 2017 VLSI Teknoloji Sempozyumu’nda paylaşacak. Gelişmelerin tüketici teknolojilerine yansımasının ne kadar süreceği ise henüz bir sır.

sarj-sorunu-ibm-in-yeni-bulusu-sayesinde-kokunden-cozulecek-299567-1.

Kategoriler
Sinema

Türkiye Sineması neden tıkandı?

Türkiye Sinema Tarihi yazımlarının bana çoğu tuhaf gelir, bunların içinde bu kadar az anekdot anlatılması da anlamsız gelir. Tarihin içinde çok önemli anekdotların anlaşılması onlara vakıf olmak için zorunludur.

Sinemacılarımızın anılarını anlatmamaları, anlattıklarında da tuhaf şeyleri anlatmaları da bana tuhaf gelir.

Bir de eleştiri meselesi var: bizim eleştirmenlerimizin özelliği, bir anda kendilerini Fransız Mutfağının en usta aşçıbaşılarını hizmete almış, oradan lezzet üstüne lezzet tadan, Türkiye Sinemasını incelerken de o mutfağın tatlarını arayan üstat gibi, yerli filmlerde yansıyan toplumu çözümlemek yerine, “olmuş” ve “olmamış” beyanatları vermeleri de bana anlamsız gelir.

Bir de sinemacılarımızın hali var: baş-şikâyetçi olmak gibi bir hünerleri var. Onlara göre, Türkiye’de sinema yapmanın o kadar çok engeli vardır ki, aslında bütün kariyerleri boyunca hiçbir istediklerini tam yapamamışlardır.

Aslında sorunun kaynağı Anadolu insanıdır – Bunca yıldan sonra anlıyorum ki. Anadolu insanı şikâyeti çok sever, sonra da taşı gediğine oturtmak için uyanık insan pozlarına bürünür, tekke dönsün diye neler yapmaz ki? Türkiye’den siyasetten bir örnek vereyim, Necmettin Erbakan. Zatı şahaneleri hesapta makine mühendisliği okumuştur, hatta profesörü olmuştur. Biz siyasette onu bildik bileli “ağır sanayi” teraneleri yumurtladı. Temelini attığı fabrikaların haddi hesabı olmayacak denli çoktu, ama yıllar sonra bunların çoğu arsa olarak satıldı, hatta bazıları eksik kalmış bina olarak satıldı, ne var ki hizmete girmiş, ağır sanayi yatırımları olan eseri yoktu. Bir de elbette ki yıllar yılı hükümette kaldı, kendi siyasetinden insanlar da yıllar yılı ‘sanayi bakanı’ oldu. En sonunda vardığı sonuç netti: “Türkiye’de beyin yok” diyordu, aslında gerçek şuydu, kendisi gibi beyinsizleri ülkenin kritik makamlarına getiren insanın söyleyeceği tipik yalandı bu. Çünkü benim ömrüm boyunca gördüğüm gerçek şuydu, beyin vardı da beyinsizler işbaşındaydı.

Sinemacılarımızın durumu da buna benzer, iş başına geçmeden çok büyük konuşurlar, işe başlayınca da yaptıkları tuhaf filmler için mazeret üretirler.

Eski bir deyim vardır: Osmanlı’nın üstünlüğü tüfek çıktıktan sonra gitmiştir diye, aslında bunlar üretim yapıp, aklını kullanacakları yerde, değişime öncü olacak yerde, değişimi yozlaşma olarak görünce, geriye de yerinde saymak kalıyor. Bizim sinemacılarımız iş başına gelmeden önce, Yeşilçam’a kurutulması gereken bataklık, iş başına geçtikten sonra, Yeşilçam’a övgü düzüp, düzenin bir parçası olmaya çalışırlardı. Peki, bizim sinemanın hükmü niye şimdi okunmuyor? Bakanlık destekleri başladıktan sonra, geriye de tuhaf filmlerden toplama anlamsız filmler kaldı. Bakanlık destekleri çıktı, yapılan filmlerin çoğu çöp olmaya başladı. Bazıları da bir tür ticaret olarak bakanlık desteği alarak “büyük sanat filmi olan tuhaf icraatlara” başladılar. Ne hikmetse, kendi adlarına hiçbir ciddi film çekemeyen zavallıların, bakanlık destekleriyle sanatçı pozlarına bürünmesi çok komik.

Bakanlıktakiler ile sinemacılar arasındaki işler şu şekilde dönüyor: Bakanlığın destek bütçesi (bunlar yalnızca yapıma ayrılan bütçe değildir) çalışanların bir bölümü de dahil olmak üzere, ortaklaşa tüketiyorlar. Geriye de sinemamızın ihracat rakamları geldiğinde, “yine çok iyi yedik, nasıl yedik ama,” hikâyesi kalıyor.

Türkiye’de sistemin tıkanması, ne siyasi ne de iktisadidir, Türkiye’de üretilen filmlerin toplumu yansıtma, toplumu aynalama, toplumla yarenlik yapma katsayısı bu kadar düşükken, geriye nal toplayan filmlerden başka bir şey kalmaz. Taşıma suyla da değirmen dönmeyeceği için, tıkanma zaruriydi. Aynı şey ekonomide oluyor. Türkiye’de eksik olan sermaye değildir, tam aksine, rekabet edebilir metaları üreten teknoloji ve meta üretimidir. Sinemada da rekabet edebilir metayı, yani filmi üretemezsen, tıkanırsın.

Kategoriler
Teknoloji

Android’in mucidinin gizemli telefonu ortaya çıktı

699 dolarlık fiyatıyla dikkat çeken telefon titanyumdan yapıldı. 3 kamerası bulunan bu ilginç telefonun ön yüzünün tamamı ekrandan oluşuyor.

Gizemli telefon ortaya çıktı

Android’in mucidi Andy Rubin’in merakla beklenen gizemli telefonu Essential ortaya çıktı.

Merakla bekleniyordu

Teknoloji dünyası Ocak ayında Andy Rubin’in duyurduğu akıllı telefon dünyasını baştan aşağı değiştireceği vadedilen telefonu bekliyordu.

Sonunda o gün geldi ve bu sıradışı telefon tanıtıldı. 5 farklı renk seçeneğine sahip Essential’ın en dikkat çeken özelliği titanyum ve seramik karışımından yapılmış olması. Bu da sağlamlık açısından telefonu öne çıkarıyor.

O kadar sağlam ki kılıfa gerek yok

Bu telefon eğilip bükülmüyor, kolay kolay çizilmiyor, yüzeyinde çöküntüler yaşanmıyor.

Titanyum alüminyumdan çok daha güçlü bir metal. Firma bu kadar sağlam bir telefon için herhangi bir şekilde kılıf üretmeyeceklerini ve satmayacaklarını çünkü telefonlarının dayanıklılığına güvendiklerini söylüyor.

Logo mogo yok

Telefonun bir başka özelliği ise üzerinde logo olmaması. Firma bunu ‘telefonunuz sizin kişisel malınızdır’ diye açıklıyor.

Uçtan uca ekran

Essential’ın 5.7 inçlik QHD ekranı 2560*1312 piksel çözünürlüğü ve 19:10 en/boy oranıyla dikkat çekiyor. Galaşy S8 ve LG G6’nın 18:9’luk en boy oranına sahip olduğunu hatırlatalım. Yani Essential iki rakibinden de geniş ekran asahip. Ekran Gorilla Glass 5 ile korunuyor. Çerçevesiz Ekran uçtan uca ön yüzün tamamını kaplıyor.

Hızlı

64 bit Octa-core Qualcomm Snapdragon 835 işlemci 2.45 GHz hızıda. Ayrıca Adreno 540 grafik işlemci desteği mevcut.

Dikkat çeken özellikleri

4GB RAM, 128 GB’lık dahili hafıza dikkat çekici. Bluetooth 5.0 LE, Wifi 802.11’le gelen Essential’ın kulaklık çıkışı yok. USB Type-C telefonun tek giriş nokta.ı NFC, GPS vs. gibi özellikler de mevcut.

Dikkat çekici kamera özellikleri

Telefonun arkasında 13 megapiksellik iki kamera sensörü var. Birisi renkli öteki ise siyah-beyaz lense sahip. ikisinin de diyafram açıklığı f/1.85.

Kamera hibrid otofokus sistemini destekliyor. 30 fps ile 4K video, 60 fps ile 1080p video, 120 fps ile de 720p video çekebiliyor. Kameraların kullandığı teknoloji, diğer telefonlardaki normal kameralara göre düşük ışıkta objeleri yüzde 200 daha aydınlık çekebiliyor. Ön kamera ise 8 megapiksel, 4K video çekebiliyor.

android-in-mucidinin-gizemli-telefonu-ortaya-cikti-294524-1.

Henüz bilinmeyenler

Telefonun pili 3040 mAh ve hızlı şarjı destekliyor.

Telefonun önünde bir de parmakizi okuyucu mevcut. Dock’u da olan telefon manyetik bağlantı sağlıyor. Böyle şarj için herhangi bir kablo gerekmiyor.

Telefonun su geçirmezlik özelliği olup olmadığına dair bir açıklama yapılmadı. MicroSD desteği olup olmadığı da net değil. Boyutları ise 141,5*71.1*7.8 mm.

Manyetik konnektör bağlantısı

İşletim sistemi Android, ancak nasıl bir arayüz olduğu açıklanmadı. Andy Rubin’in Android geçmişi, telefon için iddialı konuşması bizi sıradışı bir arayüzün beklediğini düşündürüyor.

Essential, ABD’de bugünden itibaren Essential.com’dan önsipariş verilebilecek.

Uluslararası çıkış tarihi ise daha sonra açıklanacak.

Firma ayrıca telefona manyetik konnektörlerle bağlanan bir 360 derecelik kamera da üretti. Bu kamera ve telefonla birlikte alındığında önsiparişte fiyat 749 dolar oluyor. Sonrasında ise kamera tek başına 199 dolardan satışa sunulacak.

Kategoriler
Teknoloji

Facebook verileri nasıl kullanıyor?

Facebook’un veri havuzu onu en kuvvetli tekellerden biri haline getiriyor. Bu verilerin nasıl kullanıldığı ise meçhul.Facebook, 2 milyar kullanıcısıyla 300 petabaytlık bir veri havuzuna sahip sahip. Bu durum, Facebook’u dünyanın en nüfuzlu şirketlerinden biri yapıyor. ShareLab projesi Facebook’un verilerini analiz ederek şirket içindeki sosyal yapıyı ve güç ilişkilerini çıkartmaya çalıştı.Birkaç yıl önce Belgrad’da, Vladan Joler ve arkadaşları Facebook’un nasıl çalıştığını merak edip araştırmaya başladılar.Siber-suç uzmanları ve veri görselleştirme uzmanlarından oluşan ekip, daha önce Sırbistan internet sağlayıcılarının arkasındaki “farklı görünmez altyapılarına” bakmışlardı. Ancak şu an ShareLab projesinde çalışan bu ekip, gözlerini daha yukarıdaki bir hedefe dikmiş durumda.FACEBOOK VERİLERİ NASIL KULLANIYOR?Sırbistan’ın Novi Sad Üniversitesi’nde profesör olan Joler, “Eğer Facebook bir ülke olsaydı, Çin’den daha büyük olurdu” diyor.Joler, Facebook hakkında bilindik ama şaşırtıcı rakamları hatırlatarak devam ediyor: Silikon Vadisi’nin sembollerinden Facebook, 300 petabaytlık bir veri havuzuna sahip, 2 milyar kullanıcısı olan şirketin 2016 yılı cirosu ile 27 milyar dolardı. Joler’in ilgisini çeken ise Facebook hakkında bilmediklerimiz. Şirket veri havuzundaki içeriği tamamen kullanıcılarından ücretsiz olarak tedarik etse de, şirketin bu verileri nasıl kullandığı gizemini koruyor. ShareLab ekibi siteye herhangi bir dosya yüklediğimizde, fotoğraflarda insanları etiketlediğimizde, yorum yaptığımızda, hepimiz Facebook için bedavaya çalışmış olduğumuzu söylüyor. Facebook’un ara yüzüyle girdiğimiz etkileşimler, sitenin arka planındaki algoritmayı besleyerek, Joler’in tabiriyle Facebook’un davranışlarımızı bir ürüne çevirmesini sağlıyor. Arka planda işleyen bu süreci ayrıştırmak ise olduça zor.Facebook’un ara yüzüyle etkileşime girdiğimiz tüm bölgeleri ve bu etkileşimlerin hangi sonuçlara vardığını inceleyen ShareLab, beğeniler, paylaşımlar, cihazlarımızın Facebook’a bizim hakkımızda söyledikleri her şeyi, Facebook’a uygulama aracılığıyla verdiğimiz izinleri mercek altına aldı. Bu veriler üstünde yapılan araştırmalar, büyük resmin sadece bir kesitini ortaya çıkarttı. Bunun üzerine ekip, Facebook’un satın aldığı şirketlerini ve patent başvurularını incelemeye başladı. Araştırma ekibinin elde ettiği sonuçlar şaşırtıcıydı. İnsanı hipnotize eden akış şemalarını tam anlamıyla kavramak saatler sürüyor, ancak bu şema Facebook’a sağladığımız verilerin nasıl etnik kökenimizi, cinsiyetimizi, politik eğilimlerimizi, sosyal sınıfımızı, seyahat programımızı ortaya koymak için kullanıldığını gösteriyor.YİRMİ YIL SONRA NE OLACAK?Başka bir tabloda Facebook’da paylaştığımız linkler, ve şirketin Instagram, WhatsApp ya da Facebook log-in ekranı ile girdiğimiz diğer platformlardan edinilen verilerin nasıl bu dev algoritmaya dahil edildiği gösteriliyor.Bu süreçler Facebook’un kullanıcı kitlelerini çok etkili bir şekilde hedef almasına yardımcı oluyor. Veri analizi sonucunda bir kullanıcının Kore mutfağını sevip sevmediğinden, evden işe varış süresinin ne olduğundan, çocuklarının kaç yaşına olduğuna kadar bir çok şeyi tahmin edebilmesine yardımcı oluyor. Başka bir şemada ise, Facebook’un telefon uygulaması üstünden nasıl kullancıılardan izin alarak sms okuyabildiği, cihazlardan izin istemeden veri indirebildiği ve kullanıcıların konumuna erişme izni verdiğimizi gösteriyor.Joler, Facebook’un kullandığı bu kuvvetli araçların toplanan veri ile birleştiğinde suistimale açık olduğunu düşünüyor. Facebook gizlilik politikasının ve kullanıcı verilerini kapsayan faaliyetlerinin güvenliğini en üst seviyede olduğunu iddia ediyor. Örneğin, programcıların Facebook’a ait veriler ile takip araçları yaratmalarına izin verilmiyor. Facebook ayrıca tüm ülkelerde özel hayatı koruyan yasalara tam olarak uyum sağladığını da savunuyor. İçeriğin denetimi için ise şirkette binlerce kişi çalışıyor.Araştırmanın sonucunda Joler, toplanan veriler karşısında kaygılı. Bu verilerin akibetinin uzun vadede ne olacağıyla ilgili kaygılanıyor. Nihayetinde elde edilmiş olan verilerin tamamı tek bir şirketin elinin altında toplanıyor. Şimdiki yöneticileri sorumluluk sahibi, güvenilir insanlar olsa bile, yirmi yıl sonra şirketin başında nasıl birinin olacağı bilinmiyor.Uzmanlar, ShareLab’in çalışmasının etkileyici ve değerli olduğunu düşünüyor. Cornell Tech’den teknoloji hukuku uzmanı Dr. Julia Powles projenin şu ana dek Facebook hakkında yapılmış en derinlemesine haritalandırma çalışması olduğunu düşünüyor.Modern çağın en büyük ikilemlerinden birini vurgulayan Powles, “Araştırma, bize dürüstçe arkadaşlarımızla iletişim kurabilmenin karşılığında ne kadar çok şeyi gözden çıkarttığımızı gösteriyor.” diyor. “Tarihte günümüzün teknoloji devlerini karşılaştırabileceğimiz örnekler yok. Bu şirketlerin elindeki güç, tarihin en büyük tekel şirketleriyle dahi karşılaştırılamayacak nitelikte.”Uzmanlar tarihte günümüzdeki teknoloji devleri ile karşılaştırılabilecek büyüklükte organizasyonların bulunmadığına dikkat çekiyor. Her ne kadar bir çok insan Mark Zuckerberg’in kurduğu imparatorluğun iyi bir amaca hizmet ettiğini düşünse de, ortaya çıkan sonuçlar her zaman öyle olmayabiliyor. ShareLab projesi her ne kadar bu gücü bir nebze görsel efektlerle canlandırmayı başarsa da, Joler kendi şemalarının Facebook’un yapabileceklerini göz önüne sermekte yetersiz olacağını düşünüyor.Örneğin, şirket sırrı olarak nitelendirilen başka algoritmaların var olmadığına dair herhangi bir kanıt yok. Ancak yine de Joler’e göre ShareLab projesi şu an dünyayı şekillendiren güçlerden birini ortaya koymak için “şu ana dek yapılmış tek çalışma.”(Kaynak: BBC Türkçe)

Kategoriler
Genel

Haydi çocuklar festivale!

Yedi Yetmiş Dergi, karneden önceki son hafta sonunda aileleriyle birlikte binlerce çocuğu bir araya getirecek bir festivale ev sahipliği yapacak. Bol eğlence vaat eden Türkiye’nin en büyük “Çocuk Festivali” 4 Haziran’da, Life Park’ta yapılacak. Birbirinden güzel etkinliklerin planlandığı festivalde; Yalvaç Ural, Şermin Çarkacı (Oyuncu Anne), Yekta Kopan, Cengiz Bozkurt, Enver Aysever, Haydar Ergülen, Ece Kumkale (Hassas Anne) ve Gülşah Elikbank ile söyleşi ve imza buluşmaları gerçekleştirilecek. Çocuklar, Pepee Show, çocuk tiyatroları, Extreme Show (BMX-Kaykay-Paten-Break Dans), uzay çadırı, pantomim, jonglör, bubble show, ünlü tiyatrocu Ercüment Balakoğlu ile Masal Dinletisi gibi sevdikleri birçok gösteri ile de buluşma imkânı bulacak.Onur Behramoğlu ile Edebiyat Atölyesi, Selen Baranoğlu ile Geri Dönüşüm Atölyesi, Şevket Sönmez ile Resim Atölyesi’nin yapılacağı etkinlikte; Bilim ve Teknoloji, Yüz Boyama, Kukla Yapım, Ritim, Masal Drama, Graffiti, Stencil ve Rüzgâr Gülü atölye çalışmaları da yer alacak.Tırmanma duvarı da var, nostaljik oyunlar da Oyun alanlarında ise tırmanma duvarı, super jumper, trambolin, zeplin salıncak, çocuk sumo, komik aynalar ve nostaljik sokak oyunları gibi pek çok oyun yer alacak. Bunların dışında çocukları etkinlikte; yoga, futbol, basketbol, mini golf ve zumba kids gibi çeşitli spor aktiviteleri de bekliyor.Edebiyat sokağı çocukları bekliyor Festival alanında, çocukların çeşitli yayınevlerinin yayınlarıyla buluşacağı “Edebiyat Sokağı” da yer alacak. Aynı zamanda etkinliğe, çocuklara toplumsal bilinç kazandırmak üzere çalışmalar yapacak çeşitli dernekler de katılım gösterecek. Katılan herkesin tüm aktivitelerden gün boyu yararlanabileceği ve daha birçok sürpriz etkinliğin gerçekleşeceği “Çocuk Festivali”, 4 Haziran’da, İstanbul-Sarıyer, Life Park’ta!Biletler, Biletix’ten temin edilebilecek.