Kategoriler
Müzik Albümleri

Milliyet yazarı Tarkan 10 albümünün satış rakamlarını açıkladı

Megastar Tarkan’ın 7 yıl aradan sonra çıkarttığı 10 albümü, büyük ses getirdi. Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu da, bugünkü yazısından Megastar Tarkan’ın 10 albümüyle ilgili fizy’den aldığı rakamları, okurlarıyla paylaştı.

Ali Eyüboğlu’nun yazısı şöyle:

Tarkan, “10” adlı yeni albümüyle “Megastar”lığını bir kez daha kanıtladı. Şarkıcının yeni albümü Türkiye’nin yanı sıra 4 ülkede 1 numara. Tarkan’ın iTunes’un listesinde 1 numara olduğu ülkeler, Azerbaycan, Bahreyn, Suudi Arabistan, Türkiye ve Özbekistan. Tarkan’ın albümü; iTunes’un müzik listelerinde Almanya’da 6’ncı, Hollanda ve Avusturya’da 7’nci, İsviçre’de 8’inci, Norveç’te 13’üncü, Belçika’da 14’üncü, İsveç’te 16’ncı, Danimarka’da 20’nci sırada… 19 ülkede iTunes’un listesine giren Tarkan’ın “10”u, Avrupa listesinde 10, dünya listesinde ise 20 numaraya kadar yükseldi.

Türkçe şarkıların yer aldığı bu başarı, “Megastar” Tarkan’a nasip oldu. Tarkan “10”la, Türkiye’de de rekorları altüst etti. Tarkan, yaptığı anlaşma uyarınca, sanatçının yeni şarkılarını ilk kez sadece Fizy ve iTunes kullanıcıları indirip, dinleyebildi. Fizy’den aldığım bilgiler şöyle: Tarkan’ın yeni şarkıları ilk 24 saatte 818 bin kez dinlendi, 48 saatte dinlenme rakamı 2 milyonu aştı. Sevenleri bir haftada 200 bin Tarkan şarkısı satın aldı. Tarkan’ın ilk klibi ‘Yolla’, 696 bin izlenmeyle, Fizy’de en çok izlenen klip oldu. Fizy’nin ‘Top 100’ listesindeki ilk 9 şarkı Tarkan’ın ’10’ albümünden.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Kategoriler
Vizyona Girenler

Sinemalarda bu hafta 10 yeni film vizyonda

“Kedi”

Ceyda Torun’un yönetmenliğini üstlendiği belgesel film “Kedi”, İstanbul sokaklarında hayatlarını idame ettiren kedileri odağına alıyor.

Türkiye ve ABD ortak yapımı filmin senaryosu Alp Korfalı ve Charlie Wuppermann ikilisine, müzikleri ise Kira Fontana’ya ait.

Mumya

sinemalarda-bu-hafta-10-yeni-film-vizyonda-300315-1.

Alex Kurtzman’ın yönetminliğini yaptığı ve Tom Cruise, Russell Crowe, Sofia Boutella, Annabelle Wallis ve Jake Johnson’ın başrollerinde oynadığı “Mumya” izleyici ile buluşacak.

Senaryosu Christopher McQuarrie ile Jon Spaihts tarafından kaleme alınan aksiyon ve macera türündeki film, Prenses Amunet’in insanlığı tehdit etme hikayesini odağına alıyor.

Filmin konusu özetle şöyle:

“Acımasız bir çölün derinliklerindeki bir lahitte güvenli bir şekilde gömülü olduğu düşünülen, hayatı haksız bir şekilde elinden alınmış antik prenses, günümüze uyanır ve yüzyıldır büyüyen kötülüklerini ve insanlığa meydan okuyan dehşetini de yanında getirir.”

“Bir Nefes”

sinemalarda-bu-hafta-10-yeni-film-vizyonda-300316-1.

Chara Mata Giannatou, Jördis Triebel, Benjamin Sadler ve Apostolis Totsikas’ın başrolünde yer aldığı “Bir Nefes” adlı filmin yönetmen koltuğunda Christian Zübert oturuyor.

Zübert’in senaryosunu da kendi yazdığı Almanya-Yunanistan ortak yapımı film, iş bulmak için Yunanistan’dan Almanya’ya giden Elena ile Almanya’da Elena’nın yolunun kesiştiği Tessa adındaki iki kadının hikayesini ele alıyor.

“Dokuzuncu Hayat”

sinemalarda-bu-hafta-10-yeni-film-vizyonda-300317-1.

Jamie Dornan, Sarah Gadon, Aaron Paul ve Aiden Longworth gibi isimlerin başrollerinde yer aldığı “Dokuzuncu Hayat”, kısacık hayatı boyunca büyük kazalar atlatan Louis Drax’in ölümüyle arkasında bıraktığı gizeme odaklanıyor.

Yönetmenliğini Alexandre Aja’nın üstlendiği gerilim türündeki filmin senaryosu Max Minghella’ya, müzikleri ise Patrick Watson’a ait.

“Vampir Cehennemi: İstila”

Dan Berk ile Robert Olsen’in yönetmenliğini yaptığı “Vampir Cehennemi: İstila”nın oyuncu kadrosunda; Connor Paolo, Steven Williams, Nick Damici, Bonnie Dennison ve Alan C. Peterson gibi isimler yer alıyor.

ABD yapımı korku ve aksiyon içerikli film, medeniyetin çöktüğü ve insanların tek gayesinin hayatta kalmak olduğu bir dünyada geçiyor.

“Çünkü Onu Çok Sevdim”

Erdoğan Koç’un senaryosunu kaleme alıp yönettiği “Çünkü Onu Çok Sevdim” adlı filmin başrollerinde Emre Kanat, Aysu Alev Aygün, Ümit Sağlam, Hüseyin Yaşar, Bilgehan Duman ve Nergis Gülsüm gibi isimler yer alıyor.

Dram türündeki filmin konusu şöyle:

“Emre, sosyal bir insan olsa de kendisiyle ilgili konularda ketum, içine kapanık bir gençtir. Tutkusu olan kara kalem çizimde kendini daha da geliştirmek için günün birinde İtalya’ya gidebilmenin hayallerini kurmaktadır. Arkadaşlarıyla gönüllü olarak katıldığı bir etkinlikte tanıştığı Sema, kendisinde var olduğunu uzun süredir fark etmediği duyguları uyandıracaktır.”

“Salur Kazan: Zoraki Kahraman”

Burak Aksak’ın yazıp yönettiği “Salur Kazan: Zoraki Kahraman”, klasikleşmiş Dede Korkut Hikayelerini mizahi yönden ele alıyor.

Komedi türündeki filmde, Mahir İpek, Devrim Yakut, Onur Atilla, Salih Kalyon, Erdal Tosun, Korhan Herduran, Öznur Serçeler ve Burak Çimen gibi isimler rol aldı.

“11”

Can Varol’un yönetmenliğini yaptığı yerli korku filmi “11”, otoskopi rahatsızlığı bulunan genç bir kızın tedaviyi reddettikten sonra yaşadığı gerilimli olayları konu ediniyor.

Zeynep Gülay, Anıl Can Yılar, Osman Cavcı, Suat İnal, Cansu Şahin, Ufuk Avcı ve Kristina Ivanova’nın rol aldığı filmin senaryosunu Ali Cumhur Demir kaleme aldı.

“Prenses ve Kurbağa: Ajanlar İş Başında”

Richard Rich’in yönettiği animasyon filmi “Prenses ve Kurbağa: Ajanlar İş Başında”, krallığı korumaya çalışan Prenses Alise ve arkadaşlarının maceralarını anlatıyor.

“Neşeli Dalgalar: Dalgamanya”

Henry Yu’nun yönetmenliğini üstlendiği ve ikinci kez vizyona girecek olan “Neşeli Dalgalar: Dalgamanya”, sörfçü penguenlerin hikayelerini anlatmaya devam edecek.

Kategoriler
Edebiyat

Almanya Cumhurbaşkanı’ndan Orhan Pamuk’a doğum günü tebriği

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Orhan Pamuk’un doğum günü dolayısıyla kamuya açık bir kutlama mesajı yayımladı.
almanya-cumhurbaskani-ndan-orhan-pamuk-a-dogum-gunu-tebrigi-297316-1.

Almanya Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sitesinden yayımlanan mesajda, 7 Haziran Çarşamba günü 65 yaşına girecek Orhan Pamuk’un okuru olduğunu belirten Steinmeier, şu ifadeleri kullandı:

“65. doğum gününüz dolayısıyla, büyük bir hikayeci, tutkulu bir Avrupalı, siyaset ve toplumun eleştirel tahlilcisi ve keskin zekalı bir deneme yazarı olan sizi kutlarım. Sizin kitaplarınızı okurken, Stéphane Mallerme’nin ‘Dünyadaki her şey bir kitaba girmek için vardır’ sözü aklıma geliyor. Sizin kitaplarınızdan okur, bir ülkenin gelenekle modernlik arasındaki gerilimi, tüm bir kuşağın açığa vurulan ideallerini ve Osmanlı geçmişinin büyüsü hakkında bir tarih kütüphanesinden çok daha fazlasını öğreniyor. Yazmak, sizin tutkunuz ve sevdanız. Böyle olduğu için de, zihninizde her zaman ülkenizin toplumsal ve siyasi gerçekliği var. Bir kahramanı hikaye ettiğinizde, tarihi de hikaye ediyorsunuz. Ana şehriniz İstanbul’un son elli yılda neden ve nasıl değiştiğini anlamak isteyen herkes, son romanınızın kahramanı Mevlut’un kaderini incelemeli. Görünürde gündelik olan şeylerin ardından büyük sorular parıldıyor. İşte sizin kitaplarınız da beni en çok cezbeden şey! Eserleriniz, hak ettikleri şekilde Nobel Edebiyat Ödülü ve Alman Yayıncılar Birliği Barış Ödülü gibi büyük onur ve ödüllerle taçlandırıldı. Size tüm dünyadaki okurlarınızla beraber, iyilik, sağlık ve zengin yaratıcılığınızın devamını diliyorum.”

Kategoriler
Sinema

Kruger: Fatih Akın, Almanya’nın en önemli ve yaratıcı sinemacısı

Fransa’da düzenlenen 70. Cannes Film Festivali’nde Fatih Akın‘ın yönetmenliğini yaptığı In The Fade filmiyle en iyi kadın oyuncu ödülü alan Diane Kruger “Fatih’in isteğiyle role hazırlanmak için geçici olarak Hamburg’a yerleştim çünkü Türkiye’den gelenlerin kültürünü, gelenek ve göreneklerini gerçekten anlamak için buna ihtiyacım vardı. Bildik imajımın dışına taşabileceğim, sınırlarımı sonuna kadar zorlayacağım fırsatı Fatih Akın verdi. Bir nevi hayatımın rolü oldu” diye konuştu. Hollywood yıldızı ilk kez bu filmle anadili Almanca ile kamera karşısına geçti.

Cumhuriyet gazetesinden Esin Küçüktepepınar‘ın haberine göre Hollywood yapımı Truva’daki Truvalı Helen rolünden Tarantino’nun Soysuzlar Çetesi’ne sinemada parlak fırsatlar bulan Kruger, Fatih Akın’ın filmi için “Beş yıl bekledim ama iyi ki beklemişim” dedi.

“Almanya’nın en önemli ve yaratıcı sinemacısı”

Beş yıl önce tam da buradaki bir partide tanışmıştık diyen Kruger sözlerine şunları ekledi:

“Fatih’le çalışmayı öylesine çok istiyordum ki, itiraf edeyim, iki üç tane ‘shot’ attıktan sonra yanına gidecek cesareti ancak topladım. Bakmayın, çok utangaç bir insanım ve hayatta bir yönetmene giderek rol istemedim. Ama şu an bence Almanya’nın en önemli ve yaratıcı sinemacısı, denemeye değerdi. Beş yıl bekledim ama iyi ki gitmişim.

Fatih Akın hayatımın rolünü verdi

“Bildik imajımın dışına taşabileceğim, sınırlarımı sonuna kadar zorlayacağım fırsatı Fatih Akın verdi. Bir nevi hayatımın rolü oldu. Zorlayıcı ve istediğini almak için sizi sürekli iteleyen bir yönetmen. Sıradanlıkla ilgilenmiyor. Elbette ben de teslim oldum. Kardeş gibi sevdik birbirimizi”

Diane Kruger, In The Fade (Solgun/Aus des Nichts) filminde kocası ve küçük oğlunu ırkçı bir bombalama olayında kaybeden Katja Şekerci rolünü canlandırıyor. Almanya’da sekizi Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı terör örgütü NSU üyelerinin yargılandığı davadan esinlenilmiş senaryosuyla film güçlü başlıyor. Batı aleminde son dönem hortlayan neo- Nazizm ve İslamofobi gibi meselelere dikkat çekmesiyle cesur davranıyor. Gelgelelim bir süre sonra derdini gayet bir sıradan anlatıma teslim eden film yavanlaşıyor ve tartışmalı finaliyle meselenin önemine gereksizce ikna etme çabasına giriyor. Finali konuşacaksak, Diane Kurger’in bununla ilgili hiç derdi olmamış: “Herkesin düşüncesi kendine, siz Katja Şekerci’nin yerinde olsanız ne yapardınız, bunu düşünün. Bence hayal etmek dahi acı veriyor. Zaten bu güzel günde, şan ve şöhret ortamında, bu tür acılardan konuşmak, rolümün hakkını nasıl da vermeye çalışmamdan söz açmak dahi absürd ama hiç değilse bu tür filmler farkındalık yaratıyor, bu da insana bir parça iyi geliyor.” dedi.

“Sıkıcı kasabamdan kaçmam ve hayatımın amacını bulmam gerekiyordu”

Almanya’nın küçük bir kasabasından Paris’e yola çıktığında henüz 15 yaşında olan Kruger “Ne istediğimi bilmiyordum ama çok azimli ve iddialıydım. O hiçbir şeyin olmadığı, bir yeni yetme için öldürücü derecede sıkıcı kasabamdan kaçmam ve hayatımın amacını bulmam gerekiyordu” diyor.

Sanat tarihi mezunu Hollywood yıldızı baleyle de ilgilenmiş. Ardından mankenlik ve oyunculuğa geçen Kruger sözlerine şunları ekledi:

“Çocukluğumda çevremizde hiç mülteci aile yoktu, Türklerle bir bağlantım, kültürlerini tanıyacak fırsatım olmadı. Sonrasında da zaten hep Almanya dışında yaşadım. Fatih’in isteğiyle role hazırlanmak için geçici olarak Hamburg’a yerleştim. Çünkü Türkiye’den gelenlerin kültürünü, gelenek ve göreneklerini gerçekten anlamak için buna ihtiyacım vardı.”

Kategoriler
Teknoloji

Güne gülerek başlamak istiyoruz

Netflix dünya çapında 77 milyon abonesi üzerinden yaptığı araştırma sonuçlarını açıkladı. Çok net sonuçlar olduğu için geçerliliği var diye düşünüyorum. Araştırma metodolojisi şu şekilde yapılmış. Bunları baştan yazıyorum ki verileri ona göre siz de değerlendirin istedim. Araştırma sonuçları 6 ay boyunca ABD, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Almanya, İspanya, Fransa, İngiltere, Hindistan, İtalya, Japonya, Güney Kore, Meksika, Malezya, Hollanda, Yeni Zelanda, Filipinler, Polonya, Portekiz, ve Singapur’daki ayda yaklaşık 77 milyon Netflix kullanıcısının izleme verileri incelenerek hazırlandı. Zirve yapan izleme saatleri hafta içi verilerinden alındı. Araştırmada belirli içerik türlerinin bir gün içinde en çok izlenme saatleri, farklı ülkelerin kendi zaman dilimlerine göre hesaplandı. Listede Türkiye yok. Nedeni Türkiye pazarına çok yeni girdiği için olabilir. Pazar tam olarak oluşmadığı için bir dahaki araştırmalarda Türkiye de olacaktır diye düşünüyorum. 22 ülkede gerçekleştirdiği global bir araştırmaya göre tüketiciler neyi ne zaman izleyeceğini kendi seçtiğinde, geleneksel TV kanallarının gün içinde verdiği programlardan çok daha farklı içerikleri izlemeyi tercih ediyor. Örneğin uyanır uyanmaz sabah haberleri yerine komedi izlemeyi tercih ediyorlar. Öğlen kuşağındaki kadın programlarının yerini drama dizileri alıyor. Akşam saatlerinde en çok korku/gerilim yapımları, gece yatmadan önce ise yine komedi programları izleniyor. Araştırma özetle bu şekilde. Yeni yayıncılığı anlamak isteyenler eminim buradan kendilerine çok önemli dersler çıkartacaktır. TV’lerin inadı bakalım daha ne kadar sürecek. Hep savundukları tez aslında çürütülmüş durumda. “Halk istiyor biz ondan yayınlıyoruz” lafı boş çıktı. İsteyen elbette vardır ancak işin geleceği düşünüldüğünde bu taleplerde bulunanlar bir avuç kalmış durumda. Özellikle aktif yaşamın içinde olanlar, yeni dünya düzenine yani teknolojiyi yoğun kullanmaya geçenler artık TV izlemiyor. Reklam verenler de malını satmak için onlara ulaşmaya çalışıyor. Bir de şöyle bir durum var. Günümüzün potansiyel alıcıları reklamla kesilen içeriklerden de kaçıyor. Parasını vererek kesintisiz film-dizi izlemek istiyor. Üstelik buradaki ürün gamı da hazır yeri gelmişken söyleyeyim epey gelişti. Belgeseller, çocuklar için özel içerikler her şey bu platformların içerisinde yerini almaya başladı. TV patronları eskiden çok etkili zengin insanlardı. Şimdi Netflix gibi platform olarak hizmet veren patronlar zenginleşmeye başladı. Şimdi ne olacak? O zaman reklamlar hiç bir yerde yayınlanmayacak, bu iş nasıl olacak mı diyorsunuz? Buradan sonrası reklam dünyasını da ilgilendiriyor. Neticede reklamcılık bitmiyor. Şekil ve ortam değiştiriyor. Bunu görmek gerek.Reklamlarınızı artık nasıl yapabilirsiniz? Tüketildiği yer ve yapılış şekli değiştiği için önce siz de klasik yöntemlerinizi ve stratejilerinizi güncellemelisiniz. Platform dizilerine sponsor olabilirsiniz mesela. Çok etkili olacağını söyleyebilirim. Tabii ki burada da size tutacak diziyi seçmek gibi önemli bir iş düşüyor. Bunu anlamak için yeni nesli çok iyi tanıyan içerik yöneticilerine ihtiyacınız var. Onların seveceği bir diziyi seçip sponsorluk anlaşmanızı onunla yapmalısınız. Bunun dışında da ürünlerin tüketilmesini sağlamak için program araları reklamları kullanamayacağınız için (öyle bir ara yok çünkü) Ürün yerleştirme tekniğini kullanmanız çok işinize yarayacaktır. Orada da bir hata yapıyorsunuz. O kadar antipatik ürün yerleştirme yapılıyor ki sizin ürün sosyal medyaya çerez oluyor. Satışlar yerlerde… Müşteriniz memnun kalmıyor hep başınıza iş çıkartıyor. Yani tekniklerinizi taktiklerinizi acil güncellemelisiniz. “Parayı verir gözlüğü taktırırız. Çok meşhur adam, kadın diye düşünmeyin. Sonuç gerçekten mezelik oluyor. Akılcı ürün yerleştirmeler gerek size. Bu alanda uzmanlaşmalısınız. Reklam dünyası için bir önemli mecra da son iki üç senedir fark edildiği üzere YouTube, Twitch gibi platformlar. Burada meşhur olmuş, takipçisiyle konuşan, iletişimi çok güçlü içerik üreticilerini tercih ederek ve o içerik üreticisinin ürününüzü kendisine göre doğru anlatmasını sağlayarak etkili marka iletişimi yapmanız mümkün. Bunun detaylarını daha önce yazdım o yüzden tekrar yazmıyorum. Merak edenler eski yazılarımdan bulabilir. Fenomenlik konusu biraz sıkıntılı. Twitter, Instagram tek başına çok anlamsız bir hal almaya başladı. Epeydir öyle gerçi ama ben yine de altını çizeyim istedim. Sosyal medyayı birbiriyle entegre kullanmak çok önemli. Her şey her yerde olmuyor. Bunu da iyi planlamak gerekiyor. Çalışılacak isimler dijital itibar sahibi olmalı. Sadece çok izlenen çok paylaşılan olması da yeterli değil. Bu konuda mühendislik bölümü açılsa yeridir. O kadar çetrefilli bir iş. Çok net olan bir konu da en etkili iletişim aracının video olduğu! İnsanlar artık her şeyi izlemek istiyor. Alt sekmeye bile atsa dinlemek istiyor. Yani görsel işitsel olarak iletişimde kalmak çok önemli. Yazılı olarak da tabii iz bırakmak gerekli ki arandınız mı rahat bulunabilin. Özetle pek çok kez benzer konularda yazmış biri olarak bir süre daha bu konuları yazı konusu yapmaya devam edeceğim gibi görünüyor. Şimdi bir fark var ama; somut araştırma verileri ile anlattığım şeylerin belgeleri gelmeye başladı. Arkası da gelecektir diye düşünüyorum. Herkesin derdi artık bu işleri adam gibi yapabilmek malum. Şunu da unutmayın! Bu işi artık öğrendim bundan sonra 10 sene bu bilgi beni götürür mantığı çok yanlış! Bugün burada yazdıklarımı yarın değiştirebilirim. Yaşayan bir organizmanın içerisinde olduğumuzu unutmayın. Yani içinde yaşadığınız sürece güncelliğinizi ve stratejinizi oluşturabiliyorsunuz. Arkaya yaslanmak yok. Hep tetikte olmak gerek. Yoksa sonuç ‘patates.’ Herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.