Kategoriler
Müzik

50 yılda eskimeyen Beatles

1 Haziran 2017 The Beatles hayranları için önemli bir tarihti. O gün efsane grubun kült albümü Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band’in 50. yıl baskısı yayımlandı. O gün Liverpool’daki reklam panolarının tamamına yakını John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr dörtlüsünün afişleriyle donatıldı. O gün Twitter’da #SgtPepper50 etiketi dünya gündeminin zirvesindeydi.

50-yilda-eskimeyen-beatles-301586-1.50 yıl… Neredeyse bir insan ömrü. Ama yaptığınız müzik gerçekten çeliktense insanların aklına kazınıyorsunuz ve üzerinden kaç yıl geçerse geçsin etkiniz azalmıyor. Şarkılarınız, albümleriniz ve siz o ilk günkü gibi hatırlanıyorsunuz. The Beatles’ın 1963-1970 yılları arasında müzik listelerinde 1 numaraya yükselen hitlerinden oluşan 1 adlı seçki albümü takvimler 2000’i gösterirken piyasaya sürülmüş ve neredeyse tüm Batı ülkelerinde 1 numara olmuştu. McCartney bu durumla ilgili “İnsanlar The Beatles’ı tekrar hatırlamadı. Sanırım bizi hiç unutmamışlar” demişti. Bu sözün doğruluğundan şüphem yok.

Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band albümü The Beatles’ın olgunluk dönemine adım adım ilerleyişinin en belirgin halkalarından biridir. İlk dönemlerinde üzerlerinde eğreti duran takım elbiselerinden sıyrıldıkları ve Lennon’ın dediği gibi “artık başka şeyler yapmalıydık” dediği sürecin tam merkezindeydi o günler. 1965’teki Rubber Soul ve hemen ardındaki yıl çıkardıkları Revolver onlardaki değişimin ilk işaretleriydi. Tüm Beatles albümleri çıktığı dönemin hissiyatlarını içinde barındırır. Her birinde şarkıları dinlerken dünyanın o anki haletiruhiyesini de hissedersiniz. İşte 1967’de çıkan Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band de dünya gençliğinin içine düştüğü rüyaların, umutların ve renk cümbüşünün sembolü olmak istercesine rengarenk bir albümdü.

Lucy in the Sky with Diamonds, A Day in the Life, Good Morning Good Morning, When I’m Sixty-Four, With a Little Help from My Friends ve diğerleri… Albümün hangi tarafına giderseniz gidin güçlü sözlerle, vurucu sound yapısıyla karşılaşıyorsunuz. Açılış ve kapanışın mükemmelliği kaydın içerisinde de kendini gösteriyor. Grubun daimi prodüktörü George Martin’in izinden oğlu Giles Martin’in yapımcılığını üstlendiği albümün 50. yıl baskısında da şarkıların etkisi güneş gibi parlıyor. McCartney haklı. Beatles henüz mezara girmedi.

50-yilda-eskimeyen-beatles-301587-1.

Kategoriler
Kitaplar

2. Alevi Kitap Fuarı başlıyor

Şahkulu 2. Alevi Kitap Fuarı 15-18 Haziran tarihleri arasında dört gün sürecek ve her gün 11:00 ile 21:00 arası açık olacak. “Alevilik ve Aleviler temalı” binlerce kitabın yer alacağı fuara 60’a yakın yayınevinin yanı sıra, 40’ın üzerinde yazar ve araştırmacı da katılıyor. 700 yıllık geçmişi olan Şahkulu Dergahı’nın 8 dönümlük bahçesinde yapılacak fuara, birçok Alevi kurumu da kendi yayınlarıyla katılacak. Fuarda imza günleri, söyleşiler ve dinletiler yapılacak.

Ayrıca Şahkulu Sultan Dergahı’nda aynı gün bilgi merkezi açılışı da yapılacak.

2. Alevi Kitap Fuarı’nın açılış konuşmacısı; 90 yaşına rağmen üretmeye ve Türkiye’nin aydınlanmasına katkı sunmaya devam eden yazar, gazeteci ve eski milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı olacak. Fuarda fotoğrafçı Vacit Arman’ın “Tekamül” adlı fotoğraf sergisi de yer alıyor.

2-alevi-kitap-fuari-basliyor-299844-1.

Fuara katılacak yazarlar, araştırmacılar, yayınevleri ve kuruluşlar şunlar:

YAZARLAR VE ARAŞTIRMACILAR
Adil Ali Atalay, Ahmet Koçak, Ali Aksüt, Ali Aktaş, Ali Kaya, Prof. Ali Yaman, Ali Yıldırım, Aydın Tonga, Ayhan Aydın, Aynur Haşhaş, Dr. Bülent Akın, Dertli Divani, Dursun Gümüşoğlu, Erdoğan Aydın, Esat Korkmaz, Doç. Fahri Maden, Gülağ Öz, Hamza Aksüt, İhsan Eliaçık, Kazım Gündoğan, Kemal Bülbül, Lütfi Kaleli, Mahir Polat, Mehmet Çamur, Yrd. Doç. Mehmet Ersal, Miyase İlknur, Mustafa Cemil Kılıç, Murtaza Demir, Necdet Saraç, Nezahat Gündoğan, Nurdan Arca, Piri Er, Rıza Oylum, Rıza Zelyut, Sabahat Akkiraz, Süleyman Zaman, Şah Hüseyin Şahin, Doç. Dr. Şükrü Arslan, Ulaş Özdemir, Veysel Kaymak, Yavuz Top, Yusuf Ziya Bahadınlı, Yücel Top

YAYINEVLERİ
4 Kapı 40 Makam, Alev, Alfa, Anahtar, Ardıç, Asi, Ayrıntı, Barış, Belge, Berfin, Can, Can (Ali Adil Atay), Cem, Cumhuriyet Kitap, Çerçeve, Çivi Yazıları, Demos, Der, Derin, Dersim Yayınları, Destek, Doğu Kütüphanesi, E, Everest, Evrensel, H, İletişim, İştirak, Kalkedon, Kapı, Karahan, Kardelen, Kaynak, Kırmızı Kedi, Kripto, LA, Literatur, Notabene, Özgür, Pencere, Rebeze, Revak, Sarissa, Serçeşme, Siyah Beyaz, Sınır Ötesi, Su, Ulak, Ürün, Tarih Vakfı, Tekin, Yazılama, Yol, Yurt.

KURULUŞLAR
Alevi Bektaşi Enstitüsü, Alevi Dernekleri Federasyonu, Erikli Baba Degahı, Garip Dede Dergahı, Güvenç Abdal Derneği, Hüseyin Gazi Vakfı, Karacahmet Dergahı, Sarıgazi Cemevi, Şahkulu Sultan Dergahı.

Adres: Merdivenköy Mah. İmam Ramiz Tekkealtı Sokak. No: 7 Kadıköy / İstanbul
www.sahkulu.org * mail: [email protected] * facebook.com/SahkuluSultan

Kategoriler
Sinema

Cannes’da dikkat çeken ilk filmler

Cannes Film Festivali’nin gündemini ana yarışmadaki filmler belirliyor olabilir. Fakat yan yarışmalarda ilk filmleriyle gelecek vaat eden, yetenekli genç yönetmenler vardı.

cannes-da-dikkat-ceken-ilk-filmler-296098-1.

Tesnota
Yön: Kantemir Balagov
Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen ve FIPRESCI ödülü kazanan ‘Tesnota’, Rus yönetmen Kantemir Balagov’un ilk uzun metrajlı filmi. Daha önce biri belgesel üç kısa filme imza atan 1991 doğumlu yönetmen, Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi’nde usta yönetmen Aleksandr Sokurov’dan eğitim almıştı. Sokurov’un da yapımcılarından biri olduğu ‘Tesnota’, özgün ve sert sosyal gerçekçiliğiyle, Balagov’u şimdiden festivallerin bir gözünün üzerinde olacağı bir isme çevirdi.

İlham Kaynakları: Les Enfants du Paradis (Marcel Carné, 1945), Mouchette (Robert Bresson, 1967) , Rosetta (Dardenne Kardeşler, 1999), Un Lac (Philippe Grandrieux, 2008)

cannes-da-dikkat-ceken-ilk-filmler-296099-1.

I Am Not a Witch
Yön: Rungano Nyoni
Londra’da oyunculuk üzerine master yaptığı yıllarda yazar-yönetmen olmak istediğini keşfeden Rungano Nyoni, 2009’dan bu yana çektiği kısa filmleriyle BAFTA adaylığı da dahil onlarca ödül kazandı. BFI ve Film4’un yapımcıları arasında olduğu ilk uzun metrajlı filmi ‘I Am Not a Witch’ uzun bir süredir merakla bekleniyordu. 35 yaşındaki yönetmenin filmi, gösterildiği Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde çok konuşulan gözde filmlerden biri oldu. Zambiya ve modern kültür üzerine bir hayli özgün, feminist bir taşlama sayılabilecek film, kamera arkasındaki yeteneği hissettirmekte zorlanmayan bir yapım. ‘Embrace of the Serpent’taki çalışmasıyla hatırladığımız David Gallego’nun görüntü yönetmenliğinden güç alan atmosferi, cesur müzik tercihleri, didaktik bir realizmden uzak duran modern ve çarpıcı bakış açısıyla pek çok filmin arasından sıyrılan bir çalışma ‘I Am Not a Witch’. Hikâye anlatımında biçimsel olarak daha rafine hale gelmeye ihtiyacı olsa da Rungano Nyoni’nin adını şimdiden bir kenara not etmekte fayda var.

İlham Kaynakları: Hyenas (Djibril Diop Mambéty, 1992), Fargo (Joel Coen, 1996), La pianiste (Michael Haneke, 2001)

cannes-da-dikkat-ceken-ilk-filmler-296100-1.

Jeune Femme
Yön: Leonor Serraille
Belirli Bir Bakış bölümünde neredeyse ekibinin tamamı kadınlardan oluştuğu için dikkatleri üzerine çeken ‘Jeune Femme’, genç yazar-yönetmen Leonor Serraille’nin ilk uzun metrajlı filmi. Cannes’da en iyi ilk filme verilen Altın Kamera ödülünü kazanan film, kahramanının özgürlüğün içinde kaybolan ruhunu, kurgusuyla sinema diline de yansıtmaya çalışıyor. Diablo Cody’nin kalemini andıran hikâyesi, Serraille’nin yetenekli ellerinde karikatürize olmaktan kurtulup, sinemasal bir karakter portesine dönüşüyor. Başroldeki Laetitia Dosch’tan adeta bir yıldız performansı alan genç yönetmenin en büyük meziyetiyse, karakterlerine ve olaylara yargılamadan bakabilmeyi başarması.

İlham Kaynakları: Wanda (Barbara Loden, 1970), Naked (Mike Leigh, 1993), Claire Dolan (Lodge Kerrigan, 1998), Frances Ha (Noah Baumbach, 2012)

cannes-da-dikkat-ceken-ilk-filmler-296101-1.

Ava
Yön: Léa Mysius
Eleştirmenlerin Haftası’nda gösterilen ve bu bölümde En İyi Senaryo (SACD) ödülü kazanan ‘Ava’, daha önce ödüllü kısalarıyla adından bahsettiren, yükselişteki Léa Mysius’in ilk uzun metrajlı filmi. 2014’te ‘Les Oiseaux-Tonnerre’ kısa filmiyle Cannes Cinefondation’a seçilen 1989 doğumlu yönetmen, aynı zamanda bu yıl festivalin açılış filmi olan Arnaud Desplechin’in ‘Les fantômes d’Ismaël’ filminin de senaristlerinden biri. Türleri birbirine harmanlamaktan çekinmeyen ve gerçeküstücü dokunuşları olan ilk filmi ‘Ava’, parmak ısırtan 35mm görüntü yönetmenliğiyle dikkatleri üzerine çekti. 35mm filmin görsel dokusunu ve renk paletini, hikâyesinin nostaljik ruhunu yaratmak için ustalıkla kullanan Mysius’un filmi belki kusursuz değil ama sinemaseverleri her parmağında ayrı bir marifet olan sıra dışı bir yetenekle tanıştırdığı kesin.

İlham Kaynakları: Bonnie and Clyde (Arthur Penn, 1967), Belle de Jour (Luis Buñuel, 1967), À ma soeur! (Catherine Breillat, 2001), American Honey (Andrea Arnold, 2016)